ZEYNEP: “Yaralarınızı saran bir adamla yeni bir hayat kurmuşken… Sadakatine yüzde yüz inandığınız o adama deli gibi aşık olmuşken… Hayallerinizin gerçeğe en yakın olduğu bir anda… Kocanız bir zamanlar deli gibi sevdiği kadına rastlarsa… Ne yaparsınız?”

KAAN: “Çok acı verse de ondan uzak kalmayı başarmışken… Başka bir kadını çok sevmiş ve
onunla bir hayat kurmuş, geleceğe bakarken… Hayalleriniz, başarılarınız, sevdiğiniz kadınla hayatınız en güzel dönemindeyken… Ve karınıza asla ihanet etmeyeceğinize en önce kendinize söz vermişken… Eski aşkınız karşınıza çıksa… Onu aslında hiç unutamadığınızı fark etseniz… Yüreğiniz ikiye bölünse… Ne yapabilirsiniz?”

BAŞAK: “Geçmişin acılarını gömmüş, onları fotoğraflarda bırakmışken… Çocuğunuz ve işinizden ibaret bir hayat sürerken… Aşkı hayatınızdan çıkarmış, çoktan unutmuşken… Hiç beklemediğiniz bir yerde, birdenbire… Mutlu bir evliliği olan eski aşkınız karşınıza çıkarsa ne hissedersiniz?”

Kaan ve Zeynep…

Kader onları en zor zamanlarında bir araya getirmişti. Kaan Zeynep’e inanmayı öğretmiş, Zeynep bilmeden de olsa Kaan’a kendini toplaması için yardım etmişti.
Hep aşkla bir arada oldular… Birbirlerini hep çok sevdiler…
Birlikte bir hayat kurdular, birlikte hayal ettiler. Umutları da birdi.
Her şey güzeldi. Kaan inat ve azimle sarıldığı işinde her gün daha başarılı oluyor, terfi bekliyordu. Zeynep kendisini kocası ve evliliğine adamış, hayatlarını güzelleştirmek için uğraşıyordu. Bebek hayalleri de vardı, sadece biraz beklemeleri gerekiyordu, bebeklerine daha iyi bir hayat sağlayacak duruma gelene kadar…
Heyecanla bekledikleri gün geldi; Kaan’ın terfi alacağı gün… Ama kaderin onlara bir sürprizi vardı.
Terfilerin açıklanacağı toplantıda Kaan hiç ummadığı biriyle karşılaştı; eski aşkı Başak’la…

Kaan ve Başak…
İlk gençliklerinde birbirlerinin ilk aşklarıydılar… Zor olacağını biliyorlardı ama delice sevmiş, her şeyi göze almışlardı…
Ama sonunda ayrıldılar. Kaldıramayacakları bir yükle karşı karşıyaydılar. Çok gençti ikisi de… Hayat onları kolayca başka taraflara savurdu.
Yıllar ikisi için de zor geçti. Yaşamaya devam etmeleri gerekiyordu, ettiler. Kaan başka bir kadını sevmiş, mutlu bir evlilik yapmışken Başak tek başına kalmayı seçti. Kimseyi sevmedi bir daha, kimsenin hayatına girmesine izin vermedi. Yalnızca işi ve bir de küçük kızı vardı onun için.

Ve şimdi ikisi de geçmişi arkalarında bırakmışken hayat onları bir kez daha bir araya getirdi.
İkisi de kaderin bu cilvesinden rahatsız olurlar. İkisi de çekip gitmek ister ama vazgeçerler…
Kaan, karısı Zeynep’i çok sevmekte ve kaybetmek istememektedir. Başak’tan uzak durmaya çalışmanın Zeynep’i şüphelendireceğinden endişelenen Kaan kendisini, Başak’ı unuttuğunu ve onunla bir arada olmaktan etkilenmeyeceğini ispatlamak zorunda hisseder. Bu sebeple şirkette kalmaya ve işine devam etmeye karar verir.
Başak, böyle bir karşılaşma yüzünden kaçmak niyetinde değildir. İşi onun için önemlidir ve Kaan’ı çoktan unuttuğunu düşünmektedir.
Kaan ve Başak’ın aynı şirkette çalışmaya başladığını öğrenen, Zeynep için de zor günler başlar. Zeynep hem çok sevdiği kocasını kaybetmemek hem de evliliğini ayakta tutmak için onurlu bir mücadeleye girişir.

Ancak işyerinde her gün bir arada olmak Başak ve Kaan’ı hiç tahmin edemedikleri şekilde etkiler. Kaan, Başak’ı unutamadığını fark eder. Ancak Kaan’ın kendine kendisine verdiği bir söz vardır; karısını asla aldatmayacaktır. Kaan mutlu evliliği ile eski aşkı arasında kalır.
Kaan’dan ayrıldığı günden beri hayatına hiç kimseyi sokmamış olan Başak da Kaan’ı hala unutamamış olduğunu fark eder. Bir yuvanın yıkılmasını asla istemeyen Başak da vicdanı ile eski aşkı arasında kalır.
Kaan, Zeynep ve Başak atlatması çok zor bir fırtına ile karşı karşıyadır.